20 Mayıs 2009 Çarşamba




=> Köyün tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Zığlispir adının, Çoruh boylarına yerleştiği bilinen Saspir/İspir Türklerinden kaldığı sanılmaktadır. Köy, Zeytincik adını ise bol miktarda yetiştirilen zeytin ağaçlarından almıştır.

Köy Yusufeli - Artvin karayolunun 39. km.sinde Çorun boyunca dar ve dağlık bir alana kurulmuştur. Köy, beton köprü ile karayoluna bağlanır. Nüfusu 152d i r. Aharşen (Kürecik), Dart (Sağlam), Diyeken (Atbaşı), Gökçeler, Orta, Pitoh ve Yurtseven mahalleleri, beş mezra ile Haşut yaylasından oluşur. Köy halkı geçimini daha ziyade zeytincilikten sağlar




=> H. Göktürk, Kobak köyünün Kıpçak ve Ağaçeri Türklerinin iskanlarıyla kurulduğunu belirterek; "Kobak" adının kaynağı konusunda şunları yazar: "Kobak, Kumanca bir kelimedir ve merhum ilim adamlarımızdan Prof.Dr. Nimet Kurat Akdes, Rus vakainamelerinde birçok Kuman şahıs adlarının muhafaza edildiğini, zikretmiş ve bunlardan birkaç tane örnek vermiştir. İşte bu örnekler arasında Kobak adını da görmekteyiz." Cilat (Yaylayolu), Güney, Kuzey, Mahatet (İkizkavak), Pikaltav (Cami) mahalleleri ile Ketket, Neknar, Salikvan ve Zolagara yaylalarından oluşur... Neknar adı muhtemelen "Nekna"dan kaynaklanmıştır. Nekna, Lazcada "kapı" anlamına gelir. Ki bu yayla da Arhavi sınırında, geçiş yerindedir. İlçeye uzaklığı, 48 km. olup, Özgüven, Küplüce, Bıçakçılar ve Balcılı köyleri ile komşudur. Kışın, Cilat, Mahatet gibi bağlık durumundaki mahallelerde oturan halk, yaz mevsimi ile beraber köyün merkezi durumundaki yukarı mahallelere göçerler. Oldukça yüksek bir rakımda kurulu olan köy tam bir yayla durumundadır. "Kobak" oyunu ve bu oyunun türküsü olan Kobak türküsü bu köye aittir. Gürcü kültürünün görüldüğü köyde köy halkı gelenek ve göreneklerine oldukça bağlıdırlar. Her yıl Ağustos ayının ilk haftası köyün Salikvan yaylasında Arhavi ilçesi ile birlikte geleneksel Salikvan Yayla Şenlikleri yapılır




=> Yeniköyün kuruluş Oyküsü şöyledir : Kesin tarihi bilinmemekle berabar eskiden Utav köyünden gelen birkaç hane Karameşeye yerleşirler. (Karameşe, Aşpişen (Kınalıçam) köyünün eski merkezi idi.) 1968 yılında Karameşede heyelan tehlikesi olunca, o yıl 39 aile Su kavuşumu yakınlarındaki İspirnik mevküne (köyün şimdiki kurulu olduğu yer) taşınmışlardır. 1998 yılına kadar Kınalıçama bağlı bir mahalle olarak kalmaya devam etmiş, 1998 yılı Şubat ayında Kınalıçamdan ayrılarak köy statüsüne kavuşmuştur. Köy toplu bir mahalleden oluşur.

Yusufeli - Erzurum karayolu üzerinde kurulmuş olup, ilçeye uzaklığı 12 km.dir. Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlar.




=> Yaylalar köyü, Osmanlı Devleti zamanında kurulan "Kiskim Sancağı"na bağlanmış olduğundan "Heveg-i Kiskim" adını almıştır. Cami, Karamolla, Koramet (Körahmet), Meretet (Olgunlar), Mikeles (Akçay), Şareze (Çamyuva), Yagunget (Kayabaşı), Zınamant (Adatepe) adlı mahalleleri ; Esgalo, Koret, Modut mezraları ile Aklente, Balta, Çoluhsev, Dibe, Hastaf/Haristav, Sakora, Satelev, Taşyayla ve Vilizo yaylalarından oluşur.

İlçeye 50 km. uzaklıkta olan köy, Kaçkar Dağı eteklerinde kurulmuştur. Köyün, Kaçkar Dağı çıkış rotası üzerinde bulunması köye canlılık getirmektedir. Kaçkar Dağına çıkacak olan turistler bu köyde konaklayıp, çeşitli ihtiyaçlarını temin ettıkten sonra yollarına devam ederler. Köyde turistlere hizmet veren pansiyonlar bulunmaktadır. Muhteşem doğa güzelliklerine de sahip olan köy, trekking sporu için oldukça ideal bir yapıya sahiptir.

Köyün etrafındaki türlü türlü rengârenk çiçeklerden arıların yaptığı bal da çok meşhur olmuştur. Bu balın tadına asla doyum olmaz. Köy halkının çok büyük bir kısmı il dışında ikamet etmektedir. Yaz ayları gelince dışarıdaki köy halkı köylerine akın ederek, nüfusun bir anda birkaç katına yükselmesine sebep olurlar. Bunlara bir de turist kafileleri eklenince köydeki hareketlilik daha da artar.

Dışarıda yaşayan köy halkı, yazın köye geldiklerinde konaklamak için yaptıkları modern betonarme evler, köyün doğal güzelliklerinin giderek bozulmasına yol açmaktadır. Bununla beraber, dışarıda yaşayan bu insanlar köydeki yerlerini, evlerini hiçbir zaman satmamışlar, yıkmamışlardır. Evler terkedilmiş vaziyette öylece kalmıştır. Dışarıda ikamet eden bu insanların tatillerini, köyün en büyük sosyal faaliyeti olan yaylaya göç şenliklerine denk getirmeleri ile göç şenlikleri müthiş bir canlılığa kavuşur. Şareze mahallesi Temmuzun son haftası, diğer mahalleler ise Ağustosun ilk haftası yaylalara çıkarlar. Gerekli hazırlıkları bitirip, davul zurna eşliğinde yayla yoluna koyulan halk büyük bir heyecan ve coşku ile yaylaya çıkar. Yaylada bir taraftan kazan kazan yemekler pişerken, şiş şiş kebaplar dönerken, halk da gönüllerince, yorgun düşene kadar halkoyunları oynar, türküler söylerler. Yemek ve kebaplar yendikten sonra oyunlara devam edilir.

Köy halkının okuma-yazma oranı, kültür seviyesi oldukça yüksektir. Köyün ilkokulu 1921 yılında hizmete girmiştir. Köyün girişinde, yol üzerinde tarihi bir kemer köprü bulunmaktadır. Köprü sağlam olarak günümüze kadar gelmiştir. Köy halkının en meyilli olduğu meslek fırıncılık ve muhallebiciliktir. Yurdun çeşitli yerlerinde bu köylü fırıncılara, muhallebicilere rastlamak mümkündür.





=> Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yalnız bir rivayete göre köyün kuruluşu şu şekilde olmuştur; Yöreye Işkın ve Körte adlarında iki kardeş gelir. Kardeşler ayrılarak birbirine yakın iki yerde kendi adlarını verdikleri iki köy kurmuşlardır. Işkının kurduğu köy Uşkum - Uşhum, Körtenin kurduğu köy ise Körta (Yarbaşı) adıyla bugüne kadar gelmiştir. Barakbil (Karşı mahalle) ve Bursiyet (Merkez mahalle) adlı iki mahallesi ile Baselet, Kiletkar, Zuvare adlı orta mezralar ; Sepegar ve Zeliyet adlı yüksek mezraları bulunur. H. Göktürk, Anadoluda Oğuz boyları adlı eserinde (Barakbil/Barak-bel) adının Oğuzların Bayındır boyundan Barak Türkmenlerinden kaldığını yazar... Yine Barak adı, Kuman-Kıpçak Türklerinin soylu ailelerinden birinin adıdır da ayni zamanda.

Yusufeliye uzaklığı 37 km.dir. Bundan 40 yıl kadar önceleri Artvin - Erzurum karayolu bu köyden geçmekte idi. O zamanlar daha kalabalık olan köy nüfusu giderek azalmaya başlamıştır. 1960 lı yıllarda köyün yaklaşık %60 ı Almanyaya işçi olarak gitmiş, bir kısmı köyüne kesin dönüş yapmış, bir kısmı da halen orada çalışmaya devam etmektedir. Halkın temel geçim kaynağını zeytincilik oluşturmakla beraber, sebze meyve, tahil gibi diğer tarım ürünleri de yetiştirilmektedir. Vaktiyle köyün her tarafını kaplayan ormanlar bugün yok olmaya yüz tutmuştur.




Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yalnız bir rivayete göre köyün kuruluşu şu şekilde olmuştur : Yöreye Işkın ve Körte adlarında iki kardeş gelir. Kardeşler ayrılarak birbirine yakın iki yerde kendi adlarını verdikleri iki köy kurmuşlardır. Işkının kurduğu köy Uşkum / Uşhum, Körtenin kurduğu köy ise Körta (Yarbaşı) adıyla bugüne kadar gelmiştir... Bilisik, Cami, Hacıgil, Hocagil, Yeni Mahalle, Zeytinlik ve Yukarı Mahalleler ile bir de mezradan oluşur.

İlçeye 40 km. uzaklıkta olan köy, Tarakçılar, Esenyaka, Yarbaşı ve Çağlayan köyleri ile komşudur. Halkın en önemli geçim kaynağını zeytin yetiştiriciliği teşkil eder. Bunun yanında diğer tarım ürünleri de yetiştirilir. Köy halkının büyük çoğunluğu 1970 sonrası Avrupa ülkelerine özellikle de Almanyaya işçi olarak gitmiş , bir kısmı emekli olduktan sonra köyüne dönmüş, bir kısmı da halen oralarda çalışmaya devam etmektedir. Almanyadan köye dönenler , kazandıkları paralar ile köyde çok lüks evler hatta villa tarzı evler yapmışlardır. Bu evler köye modern bir hava vermektedir.




=> Bombacıgil, Bölükbaşıgil, Cami, Derekapı, Güney, İmamgil, Kaledibi, Kayagil, Memişgil, Mollagil, Murhaçgil, Sorbiyet ve Taşbaşı adlı mahalleler; Alikolat, Beyhet, Bölükbaşıgil, Ciçala, Çamurluk, Elecümle, Aşağı Gupt, Yukarı Gupt Halvane, Hurşitgil, Kayagil, Kötü mahalle mezrazı, Kusara, Posyant, Murhaçgil, Sathet, Sulugil adlı mezralar ile Dualıport, Sagule ve Selant yaylalarından oluşur. Yusufeli - İspir karayolunun üzerinde bulunur. İlçeye uzaklığı 10 km. olup, Çeltikdüzü köyünün Hazuget mahallesi, Çevreli, Bahçeli ve Dereiçi köyleri ile Taşkıran ve Yaylalar köylerinin yaylaları ile komşudur.

Köy turizm açısından oldukça şanslı bir köydür. Çoruh boyunca kurulmuş olması nedeniyle raftingçiler için kamp yeri olmaktadır. Raftingçiler ve kanocular köyde mola verip dinlenirler , konaklarlar ve köydeki tarihi eserleri ziyaret ederler. Bu durum da köye ayrı bir canlılık getirir. Köyde turistler için pansiyonlar bulunur. Bir de alabalık tesisi mevcuttur. Köyde iki ayrı manastır bulunmaktadır. Kilise, trapeza (yemekhane), seminer odası ve şapelden oluşan Tekkale Manastırı 9. yüzyılda; tek yapıdan oluşan ve inziva amaçlı kullanıldığı sanılan Tekkale Dağ Manastırı ise 10. yüzyılda yapılmıştır.

Köy "pehlivanlar yatağı" olarak ün salmıştır aynı zamanda. Köyden çok sayıda güreşçi yetişmiştir. Memiş Yıkılmaz, Memiş Taşçı, İsmail Zurnacı, Mustafa Demirkıran gibi çok sayıda milli güreşçi ve şampiyonlar bu köyden yetişmişlerdir. Her yıl sonbaharda geleneksel olarak karakucak güreşleri yapılır. Bu güreşlere güreşçi ve seyirci katılımı oldukça fazladır. Bir başka sosyal etkinlik olarak her yıl Temmuz ayı içerisinde Selant yaylasında yayla şenlikleri yapılır , şenliklere köy halkının yanı sıra dışarıdan çok sayıda vatandaş da katılır. Halk doyumsuz güzelliklere sahip bu yaylada gönlünce eğlenir.

Köy halkı geçimini gurbetçilik, çiftçilik ve hayvancılıkla sağlar. Çoruh boyunca uzayan karıklarda yetiştirilen pirinç, halkın en önemli geçim kaynaklarından birini teşkil eder. Verimli topraklara sahip olan köyde zengin çeşitlilikte sebze ve meyve yetişir. Son yıllarda seracılık faaliyetleri de yaygınlaşmaya, halka yeni bir geçim kaynağı teşkil etmeye başlamıştır. Etrafı ormanlarla kaplı olan köyün içerisinden akan Tekkale Suyunda bolca alabalık vardır. Köy halkı gelenek ve göreneklerine oldukça bağlıdır.




=> Zapor – Sakapor, Türkçe Por dere anlamında kullanılmaktaydı. Saka Dağ yamacı anlamındadır.Saka deresi anlamına gelen (Sakapor) sonradan halk dilinde aşınarak Zigapor veZapor olmuştur. Saka Türkleri Orta Asya dan Anadolu’ya göç eden ilk Türklerden dir. Köy, Taşkıran adını köyden çok sayıda taş ustalarının yetişmiş olasından almıştır.

Köye, yerleşimin ne zaman başladığı, köyün ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmiyorsa da Şavğalet (Özenli) mahallesindeki caminin 1870 yılında inşa edilmiş olması köyün bu tarihten çok önceleri yerleşim yeri olduğunu göstermektedir.

Köy, Kaçkar dağlarının uzantılarında yer alan vadilerden Zığapor Deresinin aktığı Zığapor vadisi boyunca kurulmuştur. Mahallelerinin çoğu bu vadi boyunca sıralanmıştır.

Mahalleleri: Akaket, Benera, Borovan, Canevl, Çonet, Girgolet, Hustuban, Hacıoğlu, Kacevl, Kıçaçor, Kozanet, Nobetket ,Pahlataş, Sarıgöl, Şağvalet, Şönaşon, Tuhat, Vaket ve Van adlı on dokuz mahallesi vardır.

Mezraları :Deligil, Hosilet, Çumahet, Sepegara, Uban, Çarmanet, Hork, Ğuyret, ostegara, Sabzovan adlı on tane mezrası bulunmaktadır.

Yaylaları :Sura, Patrikara, Gasmaliket, Satibe, Katolik, Çirdilat, Rindihev, Çilliket, Yanğun, Ğavrançor, Orçuvariket, Sagalikev, Sabzovan, Eskiyayla, Büyükyayla, Küçükyayla, Ortahil adlı on yedi yayladan oluşmaktadır.

Oldukça dağınık bir yerleşime sahip olan Zapor köyü merkezi, Sarıgöl mahallesine 4 km uzaklıkta bulunan Şağvalet mahallesi ve Cami kapısı oturma alanıdır. İlçe merkezine uzaklığı 24 km dir.Çok göç veren köylerimizden biridir.Köyün kurulu olduğu vadi Yemyeşil ve ağaçlarla kaplıdır.Vadide ve Yaylaların bulunduğu alanlarda dağ keçisi ayı, domuz, tilki, Tavşan, Kurt vb.gibi av hayvanları çokça bulunur.

Köyün eğitim durumu çevre köylere oranla daha yüksektir.Köy halkı gelenek ve göreneklerine oldukça bağlıdır. Her yıl temmuzun 20 sinden sonra çeşitli eğlence ve şenliklerle yaylaya çıkış türküleri söylenerek yaylaya göç edilir. Köydeki en önemli eğlenceler arasında son yıllarda ağırlık verilen Sagalikev Şenlikleri, Cami kapısı, Hacıoğlar mezra kurbanları Sepetket ve değirmen kapı arifanaları (eğlence) gelmektedir.

En çok yetiştirilen meyve sebzeler: Elma, Ayva, Dut, Kiraz, Fındık, Kızılcıl, Erik, Ceviz, Fasulye, Karalahana, Marul, Soğan, Kartol(Patates), Şalgam.

En Önemli yiyecekler arasında ise: Çivil(Mıhlama), Kuymak,Yaprak Sarması, Lahana ve Heç Çorbaları gelmektedir.

Köyde halen 160 hane halkı bulunan Taşkıran köyü Erzurum, Muş, Tokat, Ankara, İzmir, Antalya, İstanbul ve özellikle Bursaya göç vermiştir. Bursa da 528 hane köylüsü,44 tane esnafı,90 adet memuru ve nüfusunun %40ı emekli olan Taşkıran köylüleri köylerinin gelişmesi için ellerinden gelen çabayı gösteriyor.




=> Köyün tarihi ve kuruluşu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Köy, Zoyskhal adı ile de bilinir. Zoyskhal veya Zeviskal adının kaynağı kesin olarak bilinmemekle beraber Gürcücede Zoy kelimesi su, Sxali kelimesi ise soğuk anlamına gelir. Buradan hareketle köyün adı Türkçeleştirilirken tercüme edilerek Serinsu denmiştir. Zoysxal kelimesinin telaffuzunun zor olması nedeni ile halk arasında değişik şekillerde yorumlanır.

Cami, Sırt, Taşbaşı ve Uzun Mahalle mahalleleri ; Agara (Bardacık), Güryetel (Sarıkoç), Cabraze (Yiğitoğlu), Galaka (Köprücük), Kamisker (Ballıçayır), Kinzaze (Ölçülü) mezraları ile Cami Mahallesi yaylası ve Uzun Mahalle yaylası adlı iki de yayladan oluşur.

İlçeye uzaklığı 45 km. olup , nüfusu 66dır... 66 kişi ile Yusufelinin en az nüfusa sahip köyüdür. Bu köyde göç olayı büyük boyutlara varmıştır. Köyün rakımı oldukça yüksektir. Öğrenci yetersizliği nedeniyle köyün ilkokulu kapanmıştır. Köyde emekliler ve yaşlı insanlar oturmaktadır. Gençler göç etmiştir. Köyde kalanlar bağ bahçe ile uğraşıp kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde de hayvancılık yaparlar. Her yıl Balalan ve Boyalı köyleri ile ortaklaşa Çatak mevkünde boğa güreşleri tertiplenir.

18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde köy muhtarlığına Fevziye GÖRKEMLİ seçildi. Muhtar Fevziye Görkemli, Yusufelinin ilk ve şimdiye kadar tek bayan muhtarı unvanını da almış oldu.




=> Divan-ü Lügat-it Türkte KÖLİG kelimesinin "gölge" anlamına geldiği yazılır. Ağagil, Kahveler, Mollagil, Su kavuşumu, Uzun Mahalle, Vecangil ve Veligil mahalleleri ile İmançinan, Kışla, Kömüragara ve Sarol mezralarından oluşur. İlçe merkezine uzaklığı 13 km. olan köy, Irmakyanı, Kömürlü, İşhan ve İnanlı köyleri ile komşudur.

Köyün Yusufeli - Artvin karayolu güzergâhının üzerinde olması, köye canlılık getirmiştir. Kahveler mahallesinde yolcular için lokantalar ve dinlenme tesisleri mevcuttur. Burada halk ürettiği pestil, küme, sebze, meyve, meyve kurusu vs. gibi ürünlerini pazarlama olanağına sahiptir. Köyde yetiştirilen zeytin, halkın en önemli geçim kaynağını teşkil eder. Köyün çevresindeki kayalıklarda çengel boynuzlu av keçileri barınır.




=> İlçe merkezine uzaklığı 24 km.dir. Çok göç veren köylerimizden birisidir. Köyün kurulu olduğu vadi yemyeşil ve ağaçlarla kaplıdır. Vadide ve yukarılarda av hayvanları çokça bulunur. Köyün eğitim durumu, çevre köylere oranla daha yüksektir. Köy halkı gelenek ve göreneklerine oldukça bağlıdırlar. Her yıl Temmuz ayının yirmisinden sonra çeşitli eğlence ve şenliklerle, yaylaya çıkış türküleri söylenerek yaylaya göç edilir.




=> Köyün tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yalnız köyde bulunan kale ve gözetleme kulesi, yerleşimin eskilere dayandığını göstermektedir. Ohur adının kaynağı belli değildir. Köy Pamukçular adıni ise eskiden köyde pamuk yetiştirildiğinden dolayı almıştır.

İlçeye uzaklığı 37 km. olup , 1990 yılı nüfus sayımında 943 olan nüfusu, 1997 yılı nüfus sayımında 619a düşmüştür. 1990 - 1997 yılları arasında %65.64lük düşüş oranıyla Yusufelinin en fazla nüfusu düşen köyü olmuştur. Toplu yerleşime sahip köylerimizden birisi olup; Aşçı, Bali (Ballı), Çolakoğlu, Demircioğlu, Gurbetgil, Güloğlu, Haliloğlu, Karşı Mahalle, Kobak (Akyurt), Paşa, Taşdibi, Taşbaşı ve Zinahor (Çatbaşı) mahalleleri ile Hiznekârı (Sandıklı) mezrası ; Kivitler ve Pulundibi adlı yaylalardan oluşur. En fazla göçü bu köyümüz vermiştir. Köy halkının çok büyük bir çoğunluğu gurbetçidir.

Köyde Oltu Taşı işletmeciliği, Halk Eğitim Müdürlüğünün çabaları ile yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadir. Yusufelide en fazla hafız yetişen köy Pamukçular köyüdür.




=> Daha önceleri Barhal (Altıparmak) köyünün bir mahallesi olan Özgüven 1988 yılında Barhal köyünden ayrılarak ayrı bir köy olmuştur. Fakat 1876 yılı Trabzon Vilayeti Salnâmesinden bu yıllarda yine ayrı bir köy olduğu anlaşılıyor. Köy statüsünde iken Barhal köyünün bir mahallesi yapılmış, daha sonra da (1988de) tekrar köy statüsüne kavuşmuştur. Kadının Kışlası ve Pınarlı adlı iki mahalle ile Boztepeler , Didvel ve İntkor adlı yaylalardan oluşur.

İlçe merkezine uzaklığı 35 km. olup, 1990 sayımında 110 olan nüfusu yedi yıl içerisinde %37.27 oranında artarak 1997 yılı sayımında 151e ulaşmıştır. Nüfus değişim istatistikleri incelendiğinde 1990 - 1997 yılları arasında nüfusu en fazla artış gösteren köyümüzün Özgüven köyü olduğu görülür. Barhal, Bıçakçılar köyleri ve Rizenin Ardeşen ilçesi ile sınırı vardır.

Yörede yapılan araştırmalardan, Masis Tepesinin eteklerinde bulunan Gudashev Manastırının bir heyelan sonucu göçük altında kalmış olduğu anlaşılmıştır. Köyün tarihi hakkında kesin bilgiler olmamakla beraber yörede bir manastırın bulunmuş olması köyde yerleşimin eskilere dayandığını göstermektedir. Yörede İntkor yaylası ile Masis ve Karataş tepeleri görülmeye değerdir. İntkor yaylasında 166 m. yükseklikten dökülen Ciro şelalesi bir başka güzelliktir.

Köy halkı her yıl Temmuz ayı içerisinde, Bıçakçılar köyü Dumlupınar mahallesi halkı ile birlikte topluca ve göç şenlikleri, eğlenceleri eşliğinde İntkor yaylasına göç ederler. Yaylaya çıkınca eğlencelere devam edilir, tulum eşliğinde yöresel halk oyunları oynanır. İntkor yaylasının arkasında biri volkanik, sekizi tabü göl olmak üzere Kapıgöl, Karagöl, Büyükgöl vs. adlarındaki toplam dokuz göl bulunmaktadır. İntkor yaylasındaki derede bolca kırmızı benekli dere alabalığı bulunur.





=> Önceleri ilçe merkezi olan Öğdem köyü oldukça geniş sayılabilecek yüzölçümüne ve diger köylere nazaran daha değişik bir coğrafi yapı ve verimli düz topraklara sahiptir.Çok yoğun bir nufüs yapısına sahip olmamakla beraber bir çok mahallesi ve mezrası bulunmaktadır. Bunlardan bazıları;Dutlupınar (Küşnara),Tırpanat,Kavaklıdere gibi sıralanabilir.Ayrıca mezra diye nitelediğimiz yerleşim yerleri de bulunmaktadır.İsimleri; Kikiyet,Mandagut,Vaslat,Patanoşet, Kannet,Gurgelet gibi sıralanabilir. Oldukça dağınık bir yerleşime sahiptir.Öyleki Öğdem köyü merkezi Aşağı öğdem çarşı yukarı Öğdem Ustagil Kapreşet gibi mahallelere ayrılmıştır.Yine büyük bir mahalle olan Dutlupınar (Kuşnara) mahallesi Ğunoğla Nasolet Givnar Taşbaşı Ohuroğlu Meyla gibi kendi aralarında ufak mahallelere ayrılır.

Bu yerleşim yerleri genellikle hayvancılık bakımından elverişli olup geniş meralar ve otlakara sahiptir.Önceleri kış mevsimleri de kulanılan yaylalar nüfusun göç etmesi ve köyde genellikle yaşlı nüfusun kalması nedeniyle kışları pek rağbet görmemektedir.Yazları serin olması nedeniyle hayvancılık açısından oldukça elverişli olan yaylalarda genellikle büyükbaş hayvancılık yapılır.Büyükbaş hayvanlar seçilir ve erkek hayvanlar bir çoban gözetiminde Haziran,Temmuz ve Ağustos aylarında dağlarda beslenir.Geceleri de dağlarda kalırlar hemen hemen büyün köyler için geçerli olan bu kural son zamanlarda hayvancılıktaki azalma nedeniyle uygulanamamaktadır.Dişi hayvanlar ise hayvan sayısına göre nöbetleşe veya bir çoban tutularak otlatılır.Küçükbaş hayvancılk ise neredeyse tamamen önemini kaybetmiştir. Köyde zengin sayılabilecek yaban hayatı vardır.Orman açısından oldukça zengin olan köyde ayı,domuz,kurt,tilki,sansar,yabani keçi,tavşan,kınalı keklik ve daha değişik kuş türleri göze çarpmaktadır.

Öğdem köyü göç vermeden önce oldukça faal bir yapıya sahipti.Öyleki köyde ilçe olduğu zamanlarlardan kalan Tarihi kaymakamlık binası dahil bir çok resmi kurum ve kuruluş binası bulunmaktadır.Önceleri bir çok bakkal, kahvehane ve demirci ustalarının dükkanlarını barındıran Öğdem köyü şimdilerde bu özelliklerini tamamen yitirmiş sayılabilir. Öğdem köyünde kaleboynu diye adlandırılan yerde bir kale kalıntısı bulunmaktadır.Literarürlerde Öğdem kalesi diye adlandırılan bu kalenin yapım tarihi ve kimler tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber gözetleme amacı ile yapılmış olabileceği vurgulanmaktadır.Ayrıca Öğdem köyünde tarihi bir cami vardır gerek taş yapısı gerekse ahşap minare ve ahşap işlemeleriyle görülmeye değer bir eserdir. Esendal Çamlıca Kömürlü Esenyaka ve Çıralı köyleriyle komşu olan Öğdem köyünde orman yangınlarını gözetlemek amacıyla Ziyaret tepe diye adlandırılan tepede gözetleme kulesi bulunmaktadır.




=> Köyün tarihi ve kuruluşuna ilişkin kesin bir bilgi yoktur. Köyün kuruluşu bir söylenceye göre şöyle olmuştur : Yolculuk eden üç kişi geceyi köyün bulunduğu yerde bir suyun başında geçirirler. Sabah horoz sesiyle uyanırlar. Horoz sesi yakındaki Lök (Morkaya) köyünden geliyormuş. Bulundukları yerin yemyeşil bir yer olduğunu ve etrafının ormanlarla kaplı olduğunu görürler. Yakında bir köy olduğunu da görünce burası çok hoşlarına gider ve buraya yerleşmeye karar verirler. Gidip ailelerini de getirirler ve buraya yerleşirler. Köy, işte bu üç hanenin yerleşmeleri ile kurulmuş , bugüne gelmiştir. Kirvas (veya Kivres/Kirves/Kirvans/ Kirvens) adının nereden geldiği ise bilinmiyor. Köy tek toplu bir mahalleden ibarettir. Mezra ve yaylaları yoktur.

İlçeye 41 km. uzaklıkta olan Ormandibi köyüne stabilize yol ile varılır. Kışın yol ulaşıma kapanabiliyor. Yazları ise tam bir tatil köyüdür. Köy, ormanların hemen altında kurulmuştur ve arazisi nispeten düz olup yemyeşildir. Köy halkı tarım ve hayvancılıkla geçimini temin eder. Ormandibi köyünde çok güzel çepik yapılmaktadır. Köy halkı gelenek ve göreneklerine oldukça bağlıdır.





=> Köyün tarihi hakkında bilgi yoktur. Homhal / Humhal adının kaynağı da bilinmiyor.

İlçeye uzaklığı 37 km.dir. Köyün çarşısı Yusufeli- Artvin karayolunun üzerinde olmasına karşın , köyün merkezi daha yukaridadır. Ambakor (Düğünlü), Bağlık, Çavuşgil, Harşigil (Çaykapı), Köyiçi, Zeytinlik ve Suvak mahalleleri ile Asbekar (Cindokar, Cinkolat, Gösagara, Lomeret ve Sulağan adlı mezralardan oluşur. Yarbaşı, Demirköy, Yağcılar ve Bademkaya köyleriyle komşudur. Halkın başlıca geçim kaynağı zeytinciliktir.

Köyde Sağlık Ocağı, Jandarma Karakolu, Tarım Kredi Kooperatifi ve İlköğretim okulu mevcuttur.





=> İlçeye 42 km. uzaklıkta olan köy, Kınalıçam, Ormandibi, Kılıçkaya, İşhan, Arpacık ve Cevizlihan (Uzundere-Erzurum) köyleri ile komşudur. H. Göktürk, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü adlı eserinde "Lök" adının kaynağı konusunda şunları yazar : "Lök ismini taşıyan bir ağacın mevcudiyetini Divanü Lügat-it Türkte görmekteyiz ve Kaşgarlı Mahmut bu eserinde "Surkaç" kelimesine temas ederken, Surkaçın "Lök" ağacının zamkı olduğunu ve bununla da "Kılıç, hançer, keski gibi şeylerin sapları berkitilir" diye de gerekli izahatta bulunmuştur."

Köyün tarihi net olarak bilinmiyor. Komogiller ile Hotoligiller sülaleleri Ardanuçtan, Tosigiller ve Mollagiller sülaleleri Kobak (Yüksekoba) köyünden, Ağagiller sülalesi Parhal (Altıparmak) köyünden, Ustagiller sülalesi ise Hevek köyünden gelip Löke yerleşmişler ve böylece köy kurulmuştur.

Köy, Kuzey Mahalle, Orta Mahalle, Havger (Derebaşı) ve Vink (Kabayonca) adlı dört mahalleden oluşur. Hirgahpur, Ehnaheç, Gepgez, Tacar/Dacar, Ospor, Ülüntes adlı mezraları; Karot adında bir yaylası ve bir de Cingiz adlı kışlası vardır. 1973 yılında çıkan büyük bir yangında Kuzey mahalle tamamen yanar. Halkın çoğunluğu kış aylarında Vink adlı bağlık mevkide, ilkbahar ve yaz aylarında ise köy merkezlerinde ikamet ederler. Halkın büyük bir kısmı gurbetçidir. Tarıma elverişli, yeterli ve verimli toprağın az oluşu yetişen nesli okumaya mecbur etmiştir. Köyden çok sayıda yüksek öğrenimli kişiler, bürokrat ve yöneticiler yetişmiştir. Köy halkının kendilerine has kültür ve manevi değerleri vardır. Örf, adet ve geleneklerine bağlıdırlar. Köy, 1960lı yıllarda 350 hane civarında idi.





=> Yerleşim yerleri Yusufeli-Erzurum karayolunun 25. kilometresinden başlayarak kurulmuştur. Karayolu üzerindedir.

Köyün tarihi çok eskilere dayanır. Köyde tarihi bir kale vardır. Aşpişen Kalesi, Yusufeli-Erzurum karayolu üzerindeki bir tepecik üzerine kurulmuş ve bugün çok hasar görmüş bir durumdadır. "Kilisenin Düzü" denilen mevkide (bugünkü devlet konutlarının kurulduğu yerde) iki tane kilise bulunuyormuş. Fakat bu kiliseler zamanla kaybolup gittikleri için, bugün kiliselere dair bir iz kaimamıştır. Adı geçen mevkide, toprak altından küp ve parçaları, çeşitli alet ve eşyalar çıkmaktadır. Bunlar da gösteriyor ki köyde yerleşim çok eskilere dayanıyor.

Yaz aylarında sıcaklık oldukça fazladır. "Aş pişecek kadar" sıcak oluşundan dolayı "Aşpişen" adını almıştır.

Morkaya, İşhan, Sebzeciler ve Irmakyanı köyleri ile komşu olan Kınalıçam köyü, Bağlar, Karameşe, Karmiser (Gelincik), Livasor (Görgülü), Yardibi mahalleleri ile Borken (Akpınar), Mevenk (Kurudere), Poso mezralarından oluşur. Oltu çayı köyün içinden geçer ve İşhan köyüyle olan köy sınırını belirler.

Kınalıçam köyünde de son yıllarda seracılık faaliyetlerinin başlamasıyla, köylünün refah seviyesi yükselmeye başlamıştır. Meyvecilik ve sebzecilik için köy iklimi oldukça elverişlidir. Kınalıçam halkı da geçimini önceleri daha çok gurbetçilikle sağlardı. Son yıllarda gurbetçilik giderek azalmaya başlamıştır. Göç veren köylerdendir.




=> Küplüce köyünün tarihi kesin bilinmiyor ama tarihi belgelerden, köyün Osmanlı Veziri Sokullu Mehmet Paşanın, oğlu Kasım Paşa ruhu için Hafzada yaptırmış olduğu Kasım Paşa Camiinin vakfı olduğu anlaşılıyor.

Livana Beylerinden Süleyman Bey, köyün vakıf olmadığını ileri sürerek, köyün vergilerini kendi hesabına toplamaya kalkışınca, Hafzadaki mütevelli heyeti başkanı Yusuf Paşa durumu padişaha bildirir.

Padişah yaptırdığı incelemede küçük evkaf muhasebesi defterlerinde kaydına rastlar ve vakıf olduğuna dair ferman verip, vakıf başkanı ile Livana Kadısına gönderir.

H. 1234 M.1819 tarihli bu fermanın aslından fotokopisi, Yusufeli kitabının TARİH sayfasında yer almaktadır. 1876 yılı Trabzon Vilayeti Salnâmesinde Livana kazasına bağlı bir köy olarak gösterilen Vanishevde 34 hane bulunduğu ve nüfusunun da 116 kişi olduğu belirtilmiştir. Hicri 1235te cami yaptırılmıştır. Önceleri köyün Vakkiyet mezrasında köy halkının topraktan küpler yapmış olmaları nedeniyle köye Küplüce adı verilmiştir.

İlçeye 18 km. uzaklıkta olan köy, Taşkıran, Dereiçi, Bostancı, Yüksekoba, Özgüven, Tekkale ve Çevreli köyleri ile komşudur. Başmahalle, Cami, Cilat (Karayiğit), Mahatet (Serintepe), Orta mahalle ve Yukarı mahalleler ile iki mezra ve bir de yayladan oluşur. Köy halkı örf ve adetlerine bağlıdır. Yaylaya göç ederken oyunlar oynanır, şenlik ve eğlenceler yapılır. Yörenin çalgısı tulumdur. Köyde 350 öğrenci kapasiteli bir Yatılı İlköğretim Bölge Okulu vardır.




=> Kömürlü köyü tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamakla beraber eski adı Ahot Yakut Türk lehçesinde yukarılar yüksekler anlamına gelmektedir.

Akut,Aligil,Aşağı mahalle,Beleşet,Coniyet,Ecibur,Gethane ve Mustafagil olmak üzere sekiz mahalleden oluşmaktadır.

Atansağara,Çiselet,Kavnagara,Toprakola ve Asket olmak üzere beş yaylası bulunmaktadır.

Komşuları Öğdem,Havuzlu,Sebzeciler,Çıralı,İnanlı ve Esenyaka köyleridir.

Köyde bulunan ilköğretim okulu kapanmış ve öğrenciler taşımalı eğitim sistemiyle ilçe merkezinde eğitim ve öğretimlerine devam etmektedirler.

Köyün ilçeye uzaklığı 24 Km yolun büyük bir bölümü Yusufeli-Artvin yolu güzergahında bulunmakta kalan 8-10 Kmlik kısım ise dik ve stablize yoldur.Ayrıca Öğdem köyü üzerinden de ikinci bir alternatif olarak ilçe merkezine gidilebilir.Bu alternatif daha uzun bir mesafedir.





=> Kirazalan köyü adını kiraz ağaçlarının bolluğundan almıştır.Eski adı ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamkla beraber köyün tarihi hakkında da kesin bir bilgi yoktur.Köy yüzölçüm açısından büyük bir alana sahip olmasına rağmen tarımsal alanları oldukça sınırlıdır bu nedenle köy halkı geçimini gurbetçilikle ve ilimizin genel problemi olan sanayileşmiş şehirlere göç ederek kendilerine iş bularak geçimini sağlamaktadır.Bunun yanı sıra hayvancılık,yine meraların kısıtlı ve aşırı dağlık yapıya sahip olması nedeniyle kısıtlı olarak yapılmaktadır öyleki evdeki süt ve süt ürünlerini karşılayacak kadar.Arıcılık özellikle son yıllarda büyük gelişme sağlamış ve önemli bir gelir kaynağı ve uğraşı alanı olmuştur.

Köyün genç nufusü çalışma amacıyla dışarıya yoğun göç nedeniyle oldukça azdır bunun yanı sıra emekli olanlar köyde ikamet etmeyi tercih etmişlerdir.

Köyde Çalışkanlar,Kaymaklı,Salihpaşa,Dereiçi ve Uçar olmak üzere beş mahalle
Hotmara,Divake,Salovet ve Şut olmak üzere dört yayla bulunmaktadır.

Köyün denizden yüksekliği 1020 metre olup ilçe ile ulaşımı stablize yol ile sağlanmaktadır.Komşuları Erenköy,Günyayla,Demirkent ve Çağlayan köyleriyle Erzurum-Oltu ilçesi Yıldızkayadır.





=>İşhan yer ismi olarak Türkistanda Oğuz Türklerinin kurduğu şehirlerden birinin adıdır.

Köyün ilçe merkezine uzaklığı 27 km.dir.Su andaki nüfusu 550 dir.Kınalıçam, Morkaya, Pamukçular ve Arpacik köyleriyle siniri vardır.

İlçenin gelişmiş köylerindendir. Yol, su, elektrik, telefon, ilköğretim okulu ve on dairelik kamu lojmanları gibi hizmetleri almıştır.

Az göç veren köylerdendir. iklimi, her türlü sebze ve meyvenin yetişmesine müsaittir. Yusufelinin en fazla meyve ve sebze üretilen köylerinin başında gelir. Halk, ürettiği sebze ve meyvelerin yarısını pazarlayarak ekonomik gelir elde eder. Özellikle seracılığın son yıllarda köyde yaygınlaşmasının tarımsal alandaki üretim ve kazanca büyük katkıları olmuştur. Seracılık sayesinde köylülerin ekonomik durumları giderek iyileşmeye başlamıştır.

Köyde 9. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olan manastır ve kilisenin varlığı buranın en az 1100 yıldan beri yerleşim yeri ve merkezi bir yer olduğunu gösteriyor. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Vezir Kara Ahmet Pasa tarafından 1549 yılında Artvin ve çevresini ele geçirilip Osmanlı topraklarına katıldıktan iki yıl sonra 1551de Ardanuç kalesi de alınınca, merkezi Ahıska olan Ahıska (Çildir) Eyaletine bağlı olarak Ardanuç Sancağı kurulmuş, o zamanlar yedi köyün bağlı olduğu bir nahiye olan İşhanda Ardanuç Sancağına bağlanmıştır.

1595 tarihli Gürcistan Vilayeti Mufassal Defterinde Gürcistan Vilayetine (Çildir Eyaletine) bağlı bir nahiye olduğu görülüyor. Hangi yıl bağlandığı kesin olarak belli değilse de 1573 tarihli defterde kayıtlı olmadığına göre 1573-1595 yılları arasında bağlandığı anlaşılıyor. 1828 Osmanlı-Rus savaşı sonrası 1829da imzalanan Edirne antlaşmasıyla Ahiska (Çildir) Eyaleti Ruslara bırakılınca Eyalet teşkilatının yapısı bozulmuş ve bundan sonra Oltu merkezli yeni Çildir Eyaleti teşkilatı kurulmuş, İşhan nahiyesi de bu eyalete bağlanmıştır. Yusufeli ilçe merkezi bugünkü yerine nakledildikten sonra da Yusufeliye bağlanmıştır




=>Divan-i Lügat-it Türkte KÖLİG kelimesi gölge anlamına gelir ki, köyün konumu da buna tam uygun düşmektedir.

İlçeye uzaklığı 6 km. olan köyün, Ada, Bodurlar, Kölik (Yeniyuva), Köyiçi, Taşbaşı, Zengeller ve Zuvar adlı 7 mahallesi vardır. Cavret (İkizkaya), Kırma, Murzet (Paşalar) ve Terbese adlı mezralarından başka iki mezrası daha vardır. Ayrıca Büyük Güney ve Yanık adlı kışlaları bulunur.

Toprağı tarıma elverişli ve çok verimlidir. Yılda üç ürünün alındığı bu köyde ne yazık ki toprak çok azdır. Turfanda sebze yetiştiriciliği ile ekonomik gelir sağlamaya çalışırlar. Her türlü sebze ve meyve yetişir. Halk kışın köyde, yazın ise mezralarda ikamet ederler. Köyün en büyük sıkıntılarından birisi, Çoruh Nehri üzerinde bulunan ve köyü Yusufeli-Artvin karayoluna bağlayan asma (halat) köprünün araç geçişine müsait olmamasıdır.

Halk her türlü malzemesini köprünün başından evine kadar sırtında veya elarabasıyla taşımak zorunda kalır. Köy halkı okumaya, yüksek tahsil yapmaya karşı aşırı ilgi gösterir. Taşıtların bu kadar çok olmadığı dönemlerde ortaokul ve lise öğrencileri bu altı kilometrelik yolu her gün yürüyerek ilçe merkezindeki okullarına gidip gelirlerdi.





=>Köyün yerleşim merkezi olarak ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmamasına rağmen 1700 lü yılların sonlarına doğru ALTUNTAŞOĞULLARI Beyleri tarafından mesken edilerek günümüze kadar geldiği ifade edilmektedir. "İphan" adının kaynağı bilinmemektedir. Önceleri Demirkent köyünün bir mahallesi iken 1930 lu yıllarda Demirkent ten ayrılarak, köy statüsünü kazanmıştır. Hav (Eğerci), Leküt (Erdoğan), Sinavet (Başyurt), Sivcek (Hıdırlı) adlı mahalleleri ile Şoban adında bir de bağlığı vardır. Hav, köyün eski merkezi idi. Daha sonra şimdiki yere yerleşmişlerdir. İlçe merkezine 22 km. uzaklıkta olup, Yusufeli-Artvin karayolu üzerindedir. Aşırı göç nedeniyle 1997 nüfus sayımında nüfusu maalesef 75 olarak tespit edilmiştir. Serinsu dan sonra en az nüfusa sahip köyümüzdür. Halkın en önemli geçim kaynağı zeytinciliktir. Yusufelinin en usta halk ozanlarından biri olan Mahiri bu köyden yetişmiştir.




=>Ağcut adının kaynağı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Köyde, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı öncesinde de yerleşmeler olmuşsa da bugünkü köy, Osmanlı-Rus savaşı sırasında Oltunun Derebaşı köyünden kaçıp buraya gelerek yerleşen iki hane ile kurulup, bugüne gelmiştir. Köy şimdilerde 25 hanedir. İlçeye 45 km. uzaklıkta olan köy, tek bir mahalle ve bir de mezradan oluşur. Doğusunda Erzurum il sınırı bulunan köy, doğudan Erzurumun Oltu ilçesinin Arıtaş, Esenyamaç; güneyden Oltunun Alatarla; batıdan Uzunderenin Çağlayan, Cevizli; kuzeyden ise Dağeteği köyleri ile çevrilidir. Köy halkı geçimini genellikle gurbetçilikle sağlar. Köyün gençleri yazın gurbete çıkar, kazandıkları paralar ile ailelerinin geçimlerini sağlar, kışın ise köyde dururlar.





=> Hilmi Göktürk, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü adlı eserinde, OKER adının kaynağı konusunda şunları yazıyor: "Oker ismini Türkmenlerde şahıs ve aşiret adı olarak görmekteyiz. Timuçinin başbuğlarından birisi de Oker adını taşımaktaydı." Hayrettin Tokdemir ise, Artvin Yöresi Folkloru adlı kitabında Okar sözcüğünün, "Çağatay Türkçesinde yüksek, yüce anlamına geldiğini" yazmaktadır. İlçeye uzaklığı 22 km. olan köyde zeytin bahçelerinin sulanabilmesi için kıt olan su kaynaklarını havuzlarda toplamalarıyla 25 tane havuz yapılmıştır. Havuzlu adını işte bu havuzlardan almıştır. Köy, Aşağı ve Yukarı mahalleler; Elisor, Kavkaset, Tusagara mezraları ; Saatol yaylası ; Çarşılar bağlığı ile Ahalt adlı kışladan oluşur. Aşırı göç veren bir köydür. Göç edenlerin hemen hemen hepsi Eskişehire yerleşirler. Köyde kalan nüfusun belki de 5-6 katı kadarı Eskişehire yerleşmiştir. 1996da köyde kalan hane sayısı 30 kadardı. Her yıl ortalama 10 hane göç etmekte. Ve şu andaki köy nüfusunun çoğunluğunu da yaşlılar ve orta yaş üzeri insanlar teşkil etmektedir. Köylünün temel geçim kaynağı zeytinciliktir. Çok kaliteli zeytinin yetiştirildiği Havuzlu köyünde zeytinciliğin yanısıra az miktarda da olsa diğer tarım ürünleri de yetiştirilir. Bu köyden Âşık İkrari ve onun torunu olan Âşık Pervanî gibi usta âşıklar yetişmiştir. Köyde Kobbeşnet, Hasbağ ve Kızlar Mezarlığı diye bilinen ziyaret yerleri vardır. Köy heyelan bölgesi olduğu için dışa çok göç vermektedir. Sadece Eskişehirde 450 hane yaşamaktadır. Okulu olmayan köyün öğrencileri Yusufeli Merkez İnönü İlköğretim Okulunda eğitim görmektedir. 26 hane ve 61 nüfusa sahip köyün, yapılacak barajlardan sonra, aşağısında bulunan zeytinlikleri sular altında kalmış olacak. Köyün en verimli arazilerinin sular altında kalacağı için, baraj sonrası köyde hayatın nasıl süreceği bilinmiyor. Biri kapalı 2 camisi ve kullanılmayan bir sağlık ocağı bulunmaktadır. >



=>Hilmi Göktürk, Anadolu'nun Dağında Ovasında Türk Mührü adlı eserinde ZOR adının kaynağı konusunda şunları yazıyor : Selçuklular devrinde Horasan'dan gelip, Anadolu'ya yerleşen 12 aşiretten 11.sinin adı ZOR idi ve bunlar da Türkmenlerdendir. Yusufeli'ye bağlı Zor köyü de Türkmenlerin iskanlarıyla kurulmuş bir köydür. Zor isimli bu Türk boyunun da Türkmen camiasına dahil olduğunu, bu köydeki eski yer isimleri gösterdiği gibi, bunun yanında eski aile adlarının da Türkmenlerle ilgili olması, bu gerçeği daha iyi ortaya koymuş olur. Ve bu hususa misal olarak da şu eski aile isimlerini zikredebiliriz: Haytagil, Kadıgil, Berigil, Eskioğulları, Kuloğulları, Bayraktaroğlu, İhtiyaroğlu, Sırmagil, Kirikgil, Halıgil, İbişgil, İbişemgil, Saraçgil, Kabagil, Torungil, Demircigil, Balcıgil, Kösegil, Borugil, Kancuoğlu, Mataracıgil, Bozbaşgil, Şatıroğlu, Kosoğulları, Keremgil, Binbaşgil, Çavuşgil, Çakmakçıgil, Mataçgil, Tuyakgil vs... 1876 yılı Trabzon Vilayeti Salnâmesinde Livana kazasına bağlı bir köy olarak gösterilen Zor'da 123 hane bulunduğu ve nüfusunun da 350 kişi olduğu belirtilmiştir. İlçeye uzaklığı 29 km. olup, Yusufeli-Artvin karayolu güzergâhındaki köprüden ayrılan birkaç km.lik stabilize bir yol ile köye varılır. Köy, Çoruh Nehrinin solunda, yukarı tarafta kurulmuştur. Cami, Çakıroğlu, Dib mahalle, Güney mahalle, Kuzey mahalle ve Polostov (Karacaağa) mahalleleri ; Cumat, Galsubet, Gedavnet, Kot, Mantagara, Nahnep, Natelt, Tutat, Vurvanet mezraları ve Vanat adlı bağlıktan oluşur. Mezralarından birisi olan "Kot", Sibirya'da yaşayan bir Türk boyunun adıdır... Natelt mezrasının adı ise Gürcücede "aydın, ışıklı" anlamında olan "Nateli" kelimesinden kaynaklanmaktadır. "Natelt/Natel(i)t" Gürcüce'de aydınlık yer, ışıklı yer anlamına gelmektedir ki mezranın konumu da bu şekildedir. Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaya çalışır. Gurbetçilik bu köyün de kaderidir. 1970 sonrası Almanya'ya işçi olarak giden köy halkından bir kısmı geri dönüş yaparak ya büyük şehirlerde yerleşmiş veya köyüne geri dönmüştür. Halen Almanya'da çalışmaya devam edenler de vardır. Zor köyü denince akla ilk gelen bu köyden yetişen aşıklar ve halk ozanlarıdır. Zor köyünün en önemli özelliği de budur zaten. Bu köyden, başta, sazın ve sözün üstadı, usta şair Huzuri'nin (Ali Huzuri Coşkun) bulunduğu tam 14 aşık ve halk ozanı yetişmiştir. Çoruh Vadisinde ve Doğu Anadolu'da bu sayıda halk ozanı yetiştiren bir köy daha yoktur. Keşfi, İzni, İlhami, Zuhuri, Yarımi, Fahri ve Özeri bunlardan bazılarıdır. Yusufeli'nin ilçe merkezi Öğdem iken, Esenyaka köyü, civar köylerin merkezi durumunda idi. 5 demirci dükkânı, 4 ayakkabıcı, 6 mağaza, 7 kahvehane, 1 tabakhanesi vardı. Toprak seramik ve kiremit üreten ustalar bulunurdu. Binaların çatıları bu kiremitlerle örtüldüğü için, çatıları kapatmak amacıyla ormanlar kesilmezdi. Köy, geniş ormanlara sahiptir. Köyden göç edenler genellikle Bursa, Eskişehir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere yerleşmişlerdir. 100'e yakın hane ise Almanya ve Fransa'da yaşamaktadırlar. Köy halkı okumaya, tahsil yapmaya heveslidir. Köydeki ilkokul 1928 yılından beri hizmet vermektedir. Köyden çok sayıda öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar ve devlet adamı yetişmiştir. Eski Dışişleri Bakanlarından Fatin Rüştü Zorlu aslen bu köylüdür. Köyde ahşap evler giderek yerini modern, betonarme yapılara bırakmaya başlamıştır. Üç katlı evlerin sayısı oldukça fazladır. Köyde üç cami, bir sağlıkevi olup, köyün kanalizasyonu da mevcuttur.




=>Esendal köyü, Yusufeli Balalan yol güzergâhı üzerinde kurulmuştur. İlçeye uzaklığı 30 km. olup, Öğdem, Çıralı, Serinsu ve Boyalı köyleri ile komşudur. Coybar (Zoybar) (Akarsu), Demirci, Görlak (Kocayurt), Hacıgil, Katvana, Ogeça ve Vernep adlı mahalleleri ; Kavyan (Çiçeközü), Viks (Karagöz) ve Yakulop adlı mezraları ile Nasapiser ve Tabanat adlı iki de yaylası vardır. Küçük elektrik santralı Yusufeli de ilk kez bu köyde kurulmuştur Esendal ve yakın çevresine elektrik verilmiştir. Birkaç yıl çalışabilmiştir ancak. Şu anda hizmet dışıdır. Köyde tarihi bir kale vardır.




=>Hilmi Göktürk, eserinde, "Hüngâmek" adının Hungimek (Hun-Gimek) ten geldiğini ve bu adın Hun ve Gimek Türk kavim adlarının birleşik şekli olduğunu yazar. Ayrıca mahallelerinden birinin adı olan "Cala"nın da "Eski Türk dilinde büyük dağlar arasında yerleşmeye müsait düzlüklere verilen ad" olduğunu yazar. İlçeye uzaklığı 36 km. olan köy, İspirin Üzümbağı ve Sırakonaklar köyleri ile Alanbaşı ve Yüncüler köylerimizle komşudur. Çoruh Nehri kenarından başlayıp, Kaçkar Dağı eteklerine kadar uzanan yamaçlarda kurulmuştur. Cala (Kaymaz), Cami, İndot (Çubuklu), Kaşget (Gözecik), Kürget (Yassıkaya), Lelvan (Ünlüce), Sahrep (Kaynarca), Suvanet (Ortaklar) ve Taşbaşı adlı 9 mahalle; Vehlan, Samsagara adlı 2 mezra ile Hildushev, Kelatap, Koşnahal, Lelvan, Şotket adlı 5 de yayladan oluşur. Köy halkı geçimini gurbetçilik yaparak sağlamaktadır. Çok göç veren köylerdendir. Göç edenler Yusufeli merkezi, Artvin, İstanbul, Bursa ve İzmire yerleşmişlerdir. Köy nüfusu bir aralar 1200 iken bu rakam 1990da 946ya düşmüş, 1997 nüfus sayımında ise 763e düşmüştür. Köyde, özel bir şirket maden arama çalışması yaparak çinko madeni çıkarmıştır. Köy halkı gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Cala mahallesinde yer yıl Mayıs ayında geleneksel olarak karakucak ve boğa güreşleri yapılır. Güreşler, Hüngâmek deresinin Çoruh nehrine karıştığı yerde, düzlük alanda yapılır. Güreşleri izlemeye gelenler hem rahat rahat güreşleri seyreder hem de bu yeşillik, güzel alanda piknik yaparlar.




=>Dereiçi köyünün, İstanbuldan gelen üç kişi tarafından kurulduğu söylenir. Bahçeli, Çıralı ve Küplüce köyleriyle sınırlıdır. Aşağı Hermut, Derekapı, Kabandibi, Kaçavra (Kuzubaşı), Yenice mahalleleri ; Burat (Verimli), Cellat (Gökçeler), İsret (Bayındır), Kerat (Yapıcı), Ketket (Akalan), Pathev (Derecik), Seku (Taşlıca), Varmet (Çağlar) adlı mezralar ile Nakohar adlı bir yayladan oluşur. Köy halkı, dere kenarındaki taşlık yerlere sırtında çuvalla toprak taşıyarak küçük araziler, bahçeler yapıp buraları ekip biçerler. Az göç veren köylerden olmasına rağmen halkı gurbetçidir. Özellikle 1970 yılları sonrası dış ülkelere işçi olarak çalışmaya gitmişlerdir. Bir kısmı bu ülkelerde emekli olmuş, köyüne yerleşmiştir. Çoğu da SSK ve Bağ-Kur emeklisidir. Göç edenler ise çoğunlukla Antalyayı tercih etmektedirler. 1970 yıllarında orman yolunun yapılmasıyla ormanlardan istihsal ve yakacak odun kesimi yapılmaya başlanmıştır. Köyün bütün mahalle, mezra ve yaylalarına stabilize yol ile ulaşılır. Mezralarında bile üzüm, elma, dut, kiraz, ceviz gibi meyveler ve hemen hemen ter türlü sebze yetişir. Halkın dinlenebileceği, hoşça vakit geçirebileceği çok sayıda mesire yeri vardır. Sosyal etkinlik olarak her yıl Derekapı mahallesinde Bahçeli ve Çıralı köyleriyle ortaklaşa boğa güreşleri tertiplenir. Bu güreşler festival şeklinde ilçenin diğer köylerinden, hatta ilçe ve il dışından insanların gelip iştirak etmesiyle yapılır. Bundan birkaç hafta sonra da yalnızca Dereiçi köyünün boğalarının katıldığı ikinci bir boğa güreşi de Salbet denen mevkide yapılır. Her yıl önce mezraya, mezradan da yaylaya topluca göç edilir. Bu göç şenlik havasında yapılıp, türküler söylenir, halkoyunları oynanır.



=>Başkurt ve Tatar Türk lehçelerinde Nigiz, Kırgız, Uygur ve Kazak lehçelerinde ise Negiz cevher, maden anlamına gelir ki Nigzivan/Nigizivan cevher, maden/demir ülkesi, cevher yeri demektir. Köyde eskiden demir madeni çıkarılıp işletilirdi ve bu köylü demirci ustalar çok ünlü idiler. Nigzivan adı bu köy için en uygun addır dolayısıyla. Bugün köyün adı hem Nigzivan hem de Nizgivan şeklinde söylenmekte olup, eski Osmanlıca kaynaklarda Nigzivan şeklinde yazılmıştır. Aynı şekilde bir mezrasının adı olan Nigazat da "Nigizat"tan bozulmuştur ki "Nigizat" cevherin çoğuludur. Yusufeli - Artvin karayolu güzergâhı üzerinde Narlık bağlık mevkiinin 7 km. sol iç tarafında yer alır. İlçe merkezine 47 km. uzaklıktadır. Bademkaya, Narlık, Çamlıca köyleriyle sınırı vardır. Ahmetoğlu, Cami, Eğritaş, Heyiskar, Musagil, Ortaköy, Yoncalık adlı 7 mahallesi ; Sulağan, Ağagil, Ilgıt, Kurtiket, Aşağı ve Yukarı Nigazat mezraları ile Cancak yaylasından oluşan Demirköy yemyeşil bir doğaya sahiptir.




=>İlçe merkezine uzaklığı 38 km. olan Demirdöven köyünün tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Altıparmak ve Yaylalar köylerinin arasında yer alır. Köy, sarp ve ormanlık bir coğrafyaya sahip olup, mahallelerine ulaşım oldukça güçtür. Sadece Karbasan mahallesine yol yapılmış olup, diğer mahallelere de yol yapım çalışmaları devam etmektedir. Mahalleler arasında hayli mesafe vardır. İki mahalle arası -araba yolu olmadığından- yaya olarak en az bir en fazla ikibuçuk-üç saat çeker. Bu nedenlerden dolayı en fazla göç veren köylerden biri de Demirdövendir. Hatta iki mahallenin tamamına yakını göç etmiş durumdadır. Göç vermeyen tek mahalle Karbasan mahallesidir. Buzluca, Cami, Cebrigel (Karbasan), Dubet (Çifteler), Harat (Güzelce), Kıldıztav (Verimli), Kornet (Yamaç), Pişnar (Doruklu), Salavan (Günaydın), Taşbaşı, Vasilet (Çamyeli), Vehnal (Yerköprü), Yukarı mahalle, Zegaret (Hayırlı) mahalleleleri ile beş mezradan oluşan oldukça dağınık yerleşimli bir köydür. 1970 yılında çığ düşmesi sonucu 12 vatandaşımız çığ altında kalarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Yöre halkının en meyilli olduğu ve en iyi bildiği meslek fırıncılık ve pastacıiıktır. Özellikle Doğu Anadolu illeri ve ilçelerinde çok sayıda Demirdövenli fırın ve pastane işletmecisi vardır. Tabiatı muhteşem bir güzellikte olup, av yaban hayatı oldukça canlıdır.




=>Hayrettin Tokdemir, Artvin Yöresi Folkloru adlı kitabında "Göcek" adının kaynağı konusunda şunları yazar, "Göcek, yurdumuzun çeşitli yerlerinde değişik anlamlarda kullanılmakta olan bir sözcüktür. Bunlardan yerin yerin özelliğini de gözönünde bulundurarak ad olabileceğini düşündüğüm birkaçını buraya almayı uygun buldum: Göcek, 1- Bir tavuğu gizleyebilecek kadar yükselmiş sonbahar ekini. 2- Ağaçların dibinden çıkan sürgün. 3- Sebze bahçelerinde açılan aralıklı çukur. 4- Taze, yaş, yeşil. Erdal Sürmeli, Kafkasya Yazıları Dergisinde (s.3, 1998) Hazuget (Hazıget) adının kaynağını şu şekilde açıklar: Azığat-Azıget Kafkas kökenli As halkının değişik söylenişi Hazıget (Hazuget) İlçe merkezine uzaklığı 17 km. olan Çeltikdüzü köyü, Irmakyanı, Ormandibi, Çevreli ve Kılıçkaya köyleriyle komşudur. Köye "Çeltikdüzü" ismi ilçede pirinç tarımının yapıldığı en önemli köylerden birisi olması dolayısıyla verilmiştir. Hazuget (Meşecik) ve Köprübaşı adlı iki mahallesi; Çinagara, Mahik (Akbük), Çeçet (Ayrancı), Gurnaşen, Hışnet adlarındaki mezralardan başka bir mezrası ve üç kışlası daha vardır. Yusufelinin en toplu köylerindendir. Yörede Çoruh yatağı boyunca bolca çeltik üretimi yapılır. Çeltiğin yanı sıra sebze ve meyve de yetiştirilir.



=>Yemyeşil tabiatın ortasında etrafı çam, ladin, köknar, pelit ve karaağaçlarla çevrili tam bir tatil köyüdür. Çamlıca ismini etrafını çevreleyen hoş kokulu çam ağaçlarından almıştır. Her tarafı yeşilin güzellikleriyle, reçineli orman ağaçlarının mis kokularıyla süslenmiş, bezenmiş, belki de Avrupanın benim diyen tatil köylerinden eksiği olmayıp fazlası olan bir köydür. Lusuncur (Nusuncur) adının nerden geldiği bilinmemekle beraber halk arasında Nusuncur diye de telaffuz edilir. Yer adlarının Türkçeleştirilmesi esnasında ilk olarak Değirmentaşı adı verilmiş, ancak daha sonra yöre halkının isteği doğrultusunda Çamlıca olarak değiştirilmiştir. İlçeye uzaklığı 55 km olan Çamlıca köyü Cami, Danalet (Ünlüler), Işıklar, Çıtoğulları, Karagözoğulları, Ördekoğlu, Mahmiyanğlu mahalleleri; Koçat, Posovat, Karagözoğulları, Ganevr, Nişevra, Hostagara mezraları ile Danalet, Göle ve Nusuncur yaylalarından oluşur. Demirköy, Öğdem, Boyalı, Esendal, Kömürlü ve Narlık köyleriyle sınırlıdır. Ticari ilişkileri Yusufeliden çok Artvin iledir. Her gün Artvine servis yapılır. En çok göç veren köylerimizdendir. Göç edenler daha ziyade Bursa, İstanbul ve İzmire yerleşmişlerdir. Son yıllarda arıcılık faaliyetleri hızlı bir gelişme göstererek halkın yeni bir geçim kaynağını oluşturmaya başlamıştır. Geniş otlak ve meralara sahip olması hayvancılığı olumlu yönde etkilemiştir. Tarım ürünlerinden daha çok ceviz, elma ve patates yetiştirilir.



=>"Hostapor" adının kaynağı kesin belli olmamakla beraber, Hilmi Göktürk, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü adlı eserinde Hostapor adının "Kostapor" dan geldiğini, Kosta adının Türkçe bir isim olup Peçenek başbuğlarından birinin adı olduğunu yazar ve "por" kelimesinin de dere anlamına geldiğini belirtir. İlçeye uzaklığı 33 km. olan Çağlayan köyü, Zeytincik, Yarbaşı ve Yağcılar köyleri ile komşudur. Yusufeli - Artvin karayolu üzerinde olup, yoldan Çoruh Nehri üzerine kurulmuş asma köprü ile köye geçilir. Koşçiler (Taşkonak) ve Mahmetrev (Kuyucuk) mahalleleri ile Aho (Karadoğan), Bezliharal, Ceznar, Haran, Koşgiret ve Nametre adlı 6 mezradan oluşur. Köyün en önemli geçim kaynağı zeytinciliktir. Bunun yanında diğer tarım ürünleri az da olsa yetiştirilir. Ailenin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek sayıda hayvan yetiştirilir. Köy halkı okumaya, tahsil yapmaya karşı oldukça ilgilidir.




=>Köyde bol miktarda ceviz yetiştirildiğinden dolayı "Cevizlik" adını almıştır. "Cilcim" adının kaynağı konusunda kesin bir bilgi yoktur. İlçe merkezine 53 km. uzaklıkta olan Cevizlik köyü, yemyeşil bir doğaya sahiptir. 1876 yılı Trabzon Vilayeti Salnâmesinde Livana Kazasına bağlı olarak gösterilen Cilcim köyünde 42 hane bulunduğu ve nüfusunun da 190 kişi olduğu belirtilmiştir. Bugün Cilcimim mahalleleri olan Bedazor ve Keda, salnâmede ayrı birer köy olarak gösterilerek Bedazorda 11 hane, 31 nüfus; Kedada 6 hane, 23 nüfus olduğu yazılmıştır. Bedazor (Akmeşe), Keda (Varlık), Cami, Kidazor, Bedovogil, Çıtazeler, Petetler ve Zovoban adlı 7 mahalle; Dankut, Hacarat adlı mezralar; Cevizli ve Naşagara adlı yaylalardan oluşur. Köy halkının büyük bir kısmı gurbetçilik yapar. Günlük alışverişlerini Narlık köyünden yaparlar. Yusufeliden ziyade Artvine yakın olduğu için köy servisleri Cevizlik - Artvin arası çalışır. Bedazor mahallesinde Saltuklulardan kaldığı sanılan bir kale vardır. "Yamadan Gel Yamadan", "Sini Kalaylı Sini" ve "Sarı Kızın Saçları" adlı türküler Bedazora aittir.





=>Tivasor veya Tavasor adının M.Ö. 680 yıllarında göç ederek şimdiki Artvin, Ardanuç, Tavusker çevrelerine yerleşen Saka (İskit) Türklerinin Tav boyundan (yani Tavak lardan) kalma olduğu sanılmaktadır. Hilmi Göktürk, eserinde Batı Türkistan da Tavas adlı bir yerin olduğunu belirtip, or kelimesinin ise Ural-Altay Türk lehçelerinde yükseklik belirttiğini yazar. Mahallelerinden birinin adı Espektir. Espek, Türkçenin Kazak lehçesinde esinti anlamına gelir. Ayrıca Bulgar Türklerinin hanlarından Kubrat Han ın küçük oğlunun adı da Esperi dir ki, Esperik küçük şahin anlamına gelir. İlçeye uzaklığı 35 km. olan köy, Dağeteği, İşhan, Arpacık köyleri ile Oltu ilçesi Kayaaltı ve Arıtaş köyleri ile komşudur. Aşağı mahalle, Yukarı mahalle ve Espek (Sarıtosun) mahalleleri ile Arıke, Cirez, Humerek adlı mezraları vardır. 1877-1878 Osmalı-Rus savaşı sırasında bir süre Rus işgali altında kalan köy, Rusların geri çekilmesiyle tekrar yerleşim yeri olmuştur. Köye yerleşimin Osmanlı-Rus savaşından çok önceleri Mollaoğulları tarafından gerçekleştirildiği söylenmektedir. Köy halkı elektrikçilik mesleğine meyillidir. Köyde çok sayıda elektrik ustası bulunur. Espek mahallesinde tarihi bir kilise ile bir de kale kalıntısı bulunmaktadır.




=>Tivasor/Tavasor adının M.Ö. 680 yıllarında göç ederek şimdiki Artvin, Ardanuç, Tavusker çevrelerine yerleşen Saka (İskit) Türklerinin Tav boyundan (yani Tavaklardan) kalma olduğu sanılmaktadır. Hilmi Göktürk, eserinde Batı Türkistanda Tavas adlı bir yerin olduğunu belirtip, or kelimesinin ise Ural-Altay Türk lehçelerinde yükseklik belirttiğini yazar. Mahallelerinden birinin adı "Espek"tir. Espek, Türkçenin Kazak lehçesinde esinti anlamına gelir. Ayrıca Bulgar Türklerinin hanlarından Kubrat Hanın küçük oğlunun adı da Esperidir ki, "Esperik" küçük şahin anlamına gelir. İlçeye uzaklığı 35 km. olan köy, Dağeteği, İşhan, Arpacık köyleri ile Oltu ilçesi Kayaaltı ve Arıtaş köyleri ile komşudur. Aşağı mahalle, Yukarı mahalle ve Espek (Sarıtosun) mahalleleri ile Arıke, Cirez, Humerek adlı mezraları vardır. 1877-1878 Osmalı-Rus savaşı sırasında bir süre Rus işgali altında kalan köy, Rusların geri çekilmesiyle tekrar yerleşim yeri olmuştur. Köye yerleşimin Osmanlı-Rus savaşından çok önceleri Mollaoğulları tarafından gerçekleştirildiği söylenmektedir. Köy halkı elektrikçilik mesleğine meyillidir. Köyde çok sayıda elektrik ustası bulunur. Espek mahallesinde tarihi bir kilise ile bir de kale kalıntısı bulunmaktadır.




=>İlçeye uzaklığı 16 km. olan Çıralı köyü, Alaturan (Taşgedik), Cami, Cevizli, Düzler, Guynar (Gökçesu), Kaledibi, Keda (Dikili), Lantiyet (Uysallar), Mataracı, Sarzep (Mutlugün) ve Zabluğan mahalleleri ile Başkaret, Hacara (Taşlık), Karet, Sirkilet, Sumbatet (Akseki) mezralarından ve Sabanet yaylasından oluşur. Şadut veya Şadot adının kaynağı bilinmemektedir. Köy, oldukça dağınık bir yapıda olmasına rağmen, köyün Düzler mahallesi çok geniş bir düzlük araziye sahiptir. Sulama suyunun yetersiz olduğu Düzlerde daha çok yem bitkileri tarımı yapılır. Düzler ilçede, traktörün çalışabildiği çok ender yerlerden birisidir. Köy halkı geçimini genellikle gurbetçilikle sağlar. Sosyal etkinlik olarak her yıl Karet mevkünde boğa güreşleri yapılır. Tabaturun düzü denilen ormanlık içerisindeki düzlük mevki çok güzel bir mesire yeridir. Kaledibi mahallesinde tarihi bir kale vardır




=>Köy 1549 yılında Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından Yusufeli çevresi ve Artvin Osmanlı topraklarına katılınca merkezi Pert-Eğrek (Peterek) kalesi olan Livana Sancağı kurulur. Bu nedenle köyün tarihi çok eskilere dayanır. (Pert-Eğrek Sancağı hakkında ayrıntılı bilgiler Tarih bölümünde verilmişti.) Köy çok geniş bir alana kurulduğu için Çevreli adını almıştır. İlçeye 19 km. uzaklıkta olan Çevreli köyü, Ada, Aligil, Ayazgil, Cami kapısı, Cinnar, Çamkertan (Uluçam), Dere, Givnar (Ballıdut), Guruyet, Hıdıroğlu, İshakoğlu, Kaşıkçıoğlu, Köprübaşı, Kurunget, Laçingil, Mağara, Maraş (Kirazlı), Meydan, Sırt, Şabet (Cevizli), Şehitlik, Tarlalı, Törenis (Çamaltı) ve Yeşilce adlı 24 mahalle; Aluzar, Bapket, Çorlikürün, Distagur, Hakânet, İpint, Kışla, Sımanzor, Tuheris, Yanık ve adlı 10 mezra ile Avazan, Güngörmez ve Okurdağı adlı 3 yayladan oluşur. Çeltikdüzü , Dokumacılar ve Yüncüler köyleriyle sınırı vardır. Az göç veren köylerdendir. Hemen hemen her tür sebze ve meyvenin yetiştirildiği Çevreli köyünde önemli ölçüde pirinç üretimi yapılır. Hayvancılık faaliyetleri aile işletmeciliği şeklinde olup, köyde Nurettin Kılıça ait bir tavuk çiftliği vardır. Çiftlikte yumurta, civciv ve damızlık üretimi yapılmaktadır. Köyde seracılık faaliyetleri de yürütülmektedir. 1994 te çıkan yangında 13 ev ahır ve samanlıkları ile beraber tamamen yanmıştır. Bu yangında bir vatandaşımızda hayatını kaybetmişti. Tarihi Peterek kalesi köyün içindedir.




=>Bıçakçılar Köyü :Küçük Hevek adı ile de bilinen Bıçakçılar köyü, Osmanlı Devleti zamanında kurulan "Livane Sancağı"na bağlanmış olduğundan "Heveg-i Livane" adını almıştır. Cami, Deftisa (Dikmeler), İlyashev (Dolupınar), Kaledibi, Yet (Bozkuş) adlı 5 mahalle , Bozminde, Kupriyet, Velithev, Pişnarhev (Ilıcak) mezraları ve Dugur yaylasından oluşur... "Tugur", Kuman Türklerinde erkek adlarından olup, Kuman hükümdarlarından birinin adı da Tugur Handır. Tugur adı, söylenişi daha rahat olduğundan dolayı Dugur şeklinde bugüne kadar gelmiştir. İlçe merkezine uzaklığı 33 km. olan köy, Altıparmak, Yüksekoba, Özgüven, Balcılı köyleriyle komşudur. Çok geniş bir alan üzerine kurulmuş olan köyün mahalleler arası mesafesi hayli uzaktır. Okuma - yazma oranı yüksek olan Bıçakçılar köyünün Yet, Cami ve Dolupınar mahallelerinde ilkokul, Bütün mahallelerinde de cami vardır. Yemyeşil bir doğaya sahip olan Bıçakçılar köyü trekking ve diğer doğa sporlarına oldukça müsait bir yöredir. Dünyaca ünlü sanatçılarımızdan Zülfü Livaneli aslen bu köylüdür.





=> Arkadaşlar sizde varsa Boyalı(Socaret)Köyü'nün tarihi yollarsanız ve yorumlarım yerine yazarsanız sevinirim...





=>Bostancı Köyü: Yusufeli ilçe merkezine 26 km. uzaklıkta bulunan Bostancı köyünün tarihi ve Utav adı konusunda kesin bir bilgi olmasa da bazı ipuçları vardır: Başkurt, Kazak ve Kırgız Türk lehçelerinde Ütiv, Ötüv, Ötü geçmek, geçiş ve geçit anlamlarına; Tav kelimesi ise dağ anlamına gelmektedir. Köyün adının bu kelimelerden bozularak veya zamanla değişerek Utav şekline dönüştüğü ve dağ geçidi anlamında olduğu sanılmaktadır. Ayrıca Türkmen lehçesinde dub meşe anlamına gelir ki mahallelerinden birinin adı olan Dubeteller (dub-et-eller/iller) meşeler, meşelik, meşe ormanı, meşeliğin bulunduğu yer anlamına gelir. (et, eski Türkçede çoğul ekidir.) Bostancı köyü çevresinden bir görünümKöy halkının büyük çoğunluğunun Erzurum, Kars, Ağrı gibi illere giderek tarla kiralayıp sebze yetiştirdiklerinden dolayı köye Bostancı adı verilmiştir. Köy, oldukça geniş bir alana yerleşmiş olup; Ahalt, Arunze (Çilyurdu), Bağlar, Baleze (Doğukaya), Bukaze (Yongalı), Çayağzı, Çetevre (Beltepem), Dağeze (Üçelma), Dutdere, Ğomelt (Ulaş), Güngöze, İmetoğlu, İsmegil (İsmailoğlu), Ketevre, Kışla, Koçgil, Sofigil, Dubeteller (Yenikonak), Zaktize (Çalıkaya) ve Zevderoğlu adlı 19 mahalleden; Kâlmahat, Celicivar, Doloyis, Baliyet, Şahsev, Çahmahet ve Nashet yaylalarından oluşur. Köyün Ğomelt mahallesinin yolu ve elektiriği yoktur. Çok göç veren bir köydür. Mevcut 200 hanenin üç katı kadarı da Konya, Ankara, İstanbul, Bursa illerine göç etmiştir. Her yıl ortalama on hane göç etmektedir. Halkın geçimini tarım ve hayvancılıkla temin ettiği köyün Kaledibi mevkiinde bir kale bulunur.




=> Barh, Parh veya Balh adının nereden geldiği kesin olarak belli değildir. İlçeye uzaklığı 25 km. olan Balcılı köyü Bıçakçılar, Yüksekoba, Bostancı ve Özgüven köyleri ile komşudur. Köy, Kaçkar Dağına giden yol güzergâhı üzerinde bulunur. Barhıbar (Belkonak), Cami, Orta mahalle, Poliker (Bayramören), Savriyet (Kavaklı), Stlekar (Yağmurçay) adlı 6 mahalleden oluşur. Köyde 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen ve toplam uzunluğu 2 km. olan şayan-ı hayret "Savriyet su kanalı" vardır ki yazıyla veya sözle anlatılamaz. Gidip görmek gerek. Bir bölümünün, sertçe bir kaya kütlesinin yarılarak içinden geçirildiği bu su kanalının, kayanın içerisinden geçen ve aşağısı korkunç bir uçurum olup, karşıdan karşıya geçilmesi neredeyse imkânsızdır. Bu muhteşem ve görülmeye değer Savriyet su kanalı bugün dahi kullanılmaktadır. Balcılı köyü ve Savriyet su kanalı ile ilgili efsaneler de vardır. Bu efsanelere Folklor Bölümünde Efsane ve söylenceler kısmında yer verilmiştir. Sosyal etkinlik olarak her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında boğa güreşleri yapılır. Balcılı köyünde düğünler ananelere uygun olarak yapılır ve düğün ve eğlencelerde, şenliklerde tulum çalınır. Halkoyunlarından daha çok "titreme" ve "çiftbasma" ve "kobak" oynanır.




=>Balalan (Arcuvan) köyü, Artvin iline bağlı Yusufeli ilçesinin müstesna bir köyüdür. İlçenin merkeze en uzak köylerinden (45 Km.) biridir. Balalan köyünün komşuları Yusufelinin, Serinsu,Boyalı,Bostancılar,Yüksekoba Köyleri ve Murgul ilçesinin Kabaca köyü ile Artvin ili merkez ilçesi Taşlıca köyü olarak sıralanabilir. Köy merkezinin rakımı 1800 metre arazisinin en yüksek noktası kükürtlü tepesinin rakımı 3348 metre’dir. Arazisi oldukça diktir. Kar örtüsü yaklaşık 5 ay sürmektedir. Karadeniz iklimiyle karasal ilklimin geçiş noktasında yer alıp, yayla özelliği göstermektedir. Çoruhun bir kolu Arcuvan deresi, bu köyün arazisinden doğmaktadır. 1967de meydana gelen büyük bir heyelan neticesinde Tasaçuno denilen yerde bir göl meydana gelmiştir. Dünyaca ünlü kırmızı benekli alabalık bu gölde yetişmektedir. Balalan köyü Orman Köyü olmasına rağmen orman yok denecek kadar azdır. Çok eskiden 150 yıllık mazisi demir madeni zengin olduğundan ham demir dökümü Usta Muhammed tarafından yapılmıştır. İkinci bir imalata çevre köylerden ilk kez Balalaan köyünde Kosa (Köse) İsmailin derliğinde Eyüp Hocanın ustalığıyla kireç imalatı yapılıp, okul ve ev inşaatlarında kullanılmıştır. Balalan köyünün tarihçesi hakkında atalarımızdan aldığımız bilgilere göre Ahıska Türklerinden Balalan köyüne yerleşim yapılarak bu günlere dek varılmış.





=>Bahçeli Köyü ilçe merkezine 10 km. uzaklıkta olan Bahçeli köyü Abanoz, Aşağı mahalle, Yukarı mahalle, Cami, Gosnat, Hasanağa, Havuzbaşı, Kananet (Arıklı), Kayagil, Sapanet (Demirçubuk) mahalleleri; Kodagara, Vaket mezraları ve Bavut yaylasından oluşur. Köyün 1918 yılında 32 hane ile kurulduğu söylenmektedir. Doğusu Barhal Çayı, batısı Sagule yaylası, güneyi Tekkale köyü, kuzeyi Dereiçi köyü ile çevrili olan köyün toplam alanın yüzde 20 si tarıma elverişli, diğer kısımları ise mera ve ormanlarla kaplıdır. Köyün ileri gelenlerinden Kadir Ağa, Orta Mahalle mevkünde iki katlı bina yaptırarak birinci katının medrese, ikinci katının ise cami olarak hizmet vermesini sağlamıştır. Bu bina günümüze kadar hizmet vermiş, ancak yeni caminin yapımının 1994 yılında bitmesi ile bu bina yıkılarak, arazisi yeni camiye bahçe yapılmıştır. Köyün 1957 ve 1961 yıllarında iki defa büyük sel felaketlerine uğrayarak büyük hasar görmesi, köy halkının göç etmesine sebep olmuştur. Çok güzel tabü güzellere sahip olan Bahçeli köyünün Bavut yaylası görülmeye değer bir yerdir. Derekapı mevkünde bir kale vardır.





=>Hilmi Göktürk, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü adlı eserinde, Bademkaya köyünün Zuvar adını Sabir yani Suvar adlı bir Türk boyundan aldığını yazar. İlçe merkezine 51 km. uzaklıkta olup, nüfusu 93 tür. Bademkaya köyü, Narlık - Çamlıca yol güzergâhının solunda yer alır. Aharşel (Tarladüzü), Çuhadarlar, Kıravet (Ulupınar) mahalleleri ile Coşget mezrasından oluşan, doğa güzelliklerine sahip küçük bir köydür. İlçenin en fazla göç veren köylerinin başında gelir. Az fakat çok verimli toprakları vardır. Halkın geçim kaynağı çiftçilik, hayvancılık ve de gurbetçiliktir. Köy halkı İstanbul, Bursa gibi şehirlere göç etmektedir.





=>Arpacık köyü 1995 yılına kadar İşhan köyünün bir mahallesi idi. 1995 yılında İşhan köyünden ayrılarak müstakil köy statüsüne kavuştu. Köy, tek bir merkez ile Ehrek, Çoğunçur mezralarından oluşur. İlçeye uzaklığı 23 km. si asfalt, 2 km.si stabilize yol olmak üzere 25 km.dir. İşhan köyü gibi mikroklima iklime sahiptir. Her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. İhtiyaç fazlası ürünler Yusufeli, Erzurum, Oltu ve Olurda pazarlanır. Oldukça verimli geniş araziye sahiptir. Halk çiftçilik ve kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde hayvancılıkla uğraşır. .





=>Altıparmak köyü Yusufeli ilçe merkezine en uzak köylerden biridir.Kaçkar dağlarının eteklerinde kurulu olan köy merkezi Kaçkar dağlarına tırmanmak isteyen turistlere ev sahipliği yapar.Kaçkar dağlarında trekking (Doğa Yürüyüşü) yapmak isteyen turistler araçlarla barhal köyüne kadar geldikten sonra burdan kendilerine katır kiralayarak yollarına devam ederler. M. Fahrettin KIRZIOĞLU Kars Tarihi adlı eserinde ve Artvin İI Yıllığı 1973 adlı kitabın tarih bölümünde, "Barhal" adının kaynağı konusunda şunları yazar:...M.Ö. 149-127 yıllarında Artvin ve çevresi Arsaklı devleti yönetimine geçmiştir. Eski Oğuzlar olarak bilinen bu devlet zamanında Barhal Çayı vadisine Bulgar Türkleri yerleşmişlerdir. Kars havalisine gelip, buraları kendilerine yurt edinen Bulgar Türklerinin bir kısmı da Çoruh boyuna geçerek Yusufeli ilçesine bağlı bugünkü Sarıgöl hudutları kesimine yerleşmişler ve buradan geçen çaya da adlarını verirken, bu çayın ismine izafeten bu suyun kenarında kurulan bu köye de bu ad verilmiş, yani BARKAL (BALKAR / BULGAR) denmiştir. Artvinin Yusufeli ilçesindeki çok balkanlık Barkal/Balkar Bölgesi ile soldan Çoruha karışan Barkal Deresinde M.Ö. 130 yıllarında Dağıstandan gelen yarısı Karsta yarısı Çoruh solunda yerleşen Bulgar Türklerinin 2100 yıllık milli adlarının hatırasıdır...




=>H. Göktürk, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü adlı eserinde, Hungamek adının Hungimek (Hun-Gimek) ten geldiğini ve bu adın Hun ve Gimek Türk kavim adlarının birleşik şekli olduğunu yazar. Cimlet (Koçaklar), Dersler, Görgüt, Haratket (Beşkavak), Mayet, Orta, Özkangil, Vank (Damlacık) mahalleleri ; Yuvanet, Dabagil (Dedeler), Gündüz, Kışla, Lantat (Yurtbaşı), Livanet (Ayvalı) Veyselgil (Üzümlü) adlı mezralarından başka iki mezrası daha vardır. Ayrıca Ada ve Tapgit adlı iki de yaylası vardır. İlçeye uzaklığı 36 km. olup, bir taraftan İspir ilçesi ve köyleri ile, diğer taraftan Dokumacılar ve Çevreli köyleri ile sınırlıdır. Her yıl, Ağustos ayı içerisinde Koç-oğul yayla şenlikleri yapılır. Bu şenliklerde davul-zurna ve tulum eşliğinde oyunlar oynanır. Şenlikleri "Delikanlıbaşı" seçilen kişi idare eder. Halk geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaya çalışır. Gurbetçilik de önemli bir yer tutar. Bu köylülerin özellikle fırıncılığa meyilli oldukları görülür. Türkiyenin birçok yerinde Hüngamekli fırıncı bulmak mümkündür. Göç olayı bu köyde de oldukça fazladır.
 
Designed by: Ömer Derse | Converted to Blogger by Professional Blogger Templates Can-Yusufelim | Contact | About